Kategoriler
İzlenimler

İlk Projemdi

İlk projemdi ve heyecanlıydım özellikle çocukların okulun bahçesinde toplanmaya başlamasıyla çocuklarla vakit geçirmek ve onlarla eğlenmek ve onlara bir şeyleri öğretmek ve o yüzlerindeki mutluluk ve şaşkınlığı görmek çok güzeldi. Kişisel olarak bilgi anlamında tam olarak karşı tarafa geçiremedim umarım ki ileriki projelerde bu sıkıntıyı da tam olarak atlatıp bilgi anlamında da çocukları doyurmayı gerçekleştirebilirim.

Ferdi abi müthiş bir koordinatörlük gerçekleştirdi. Berivan koordinatör yardımcısı olarak çok başarılıydı hem çocuklarla hem bizimle hem de etkinliklere girdi ve çok büyük efor harcadı. Kasım abi çok ufak şeyleri bile eğitimle birleştirip çocukları motive etmesi çok hoşuma gitti ve tabii çok şaşırttı.

Ekip arkadaşlarım ilk projemde bana çok yardımcı oldu her zaman güler yüzle öğretmeye çalıştılar ve çok samimi yaklaştılar bana. Ailem bana hep “İyi insan olursan iyi insanlarla karşılaşırsın” derdi ama bu kadar iyi insanı ben bir arada göreceğimi tahmin etmemiştim.

1. okuldaki çocuklardan birine ileride ne olmak istediğini sorduğumda şehit olmak istediğini dile getirmişti. Okulda zaten genel olarak polis, asker, jandarma olmak istiyordu. Çocuklarda genel olarak kavga, bağırarak konuşma, birbirlerinin sözünü keserek konuşma hep yaşanıyordu. Ama deneylere karşı çok ilgiliydiler.

2. okul da genel olarak asker, polis, BESYO okumak istiyordu. Çocuklar akademik olarak fazla iyi değillerdi ama eğlenmek istiyorlardı ve bize çok
çabuk bir şekilde bağlandılar hatta ayrıldığımızda ağlamışlardı çok şaşırmıştım.

Bu iki günde çok şey öğrendim ve umarım başka projelerde de yer alırım sizi tanımayı da çok isterim ve böyle bir topluluğu bir araya getirip bu güzel insanlarla tanışmama vesile olduğunuz için çok teşekkür ederim.

Burak DEBELEK
Mersin Üniversitesi

Kategoriler
İzlenimler

Küçük Bilimci Çocuk

İşte yine yollardayız, daha çok kardeşimizle tanışmak için, yeni ilk yar’lar edinebilmek için. Hep diyoruz, ama bir kere daha diyelim, okula yaklaştıkça içimi bir heyecan sarıyor, acaba bu sefer kimlerle tanışacağız, nasıl anılar biriktireceğiz, kaç çocuğun gülümsemesine ortak olabileceğiz…

İlk gecemizde hocamız hemen bir akşam sunumu yapıyor daha sonrasında odalarımıza geçiyoruz. Ertesi gün okula gittiğimizde çocukların o meraklı gözleri, kaçamak bakışları arasında ellerine çivileri tutuşturuyoruz; onlar küçücük elleriyle iç içe geçmiş iki çiviyi bir sağa bir sola çekiştirirken, bu sefer merakını gizleyemeyenler bizler oluyoruz: kaçıncı sınıfsın, en sevdiğin dersler neler, en son hangi kitabı okudun derken sorular uzayıp gidiyor…

Sonrasında bir telaş içerisinde sunum salonuna alıyoruz çocukları. Hüseyin Hocamızı meraklı gözlerle süzüyorlar aralardan sesler duyuyorum “bilim insanı” gelmiş diyenler oluyor, hayranlıkla sunumu izlerken.

Sunum bitince etkinliklerimize dağılıyoruz ilk etkinliğim 5. Sınıflarla, tek nefeste anlatmaya başlıyorum; kim olduğumuzu, neden geldiğimizi onları, ne kadar sevdiğimizi…
Ben onlara sevgimizi anlattıkça gözleri parlıyor, daha bir dikkatle dinliyorlar beni, biraz hayal kurmanın önemi ve güzelliğini anlattıktan sonra hadi herkes istediği gibi bir öykü yazsın diyorum, ilk başta biraz nazlananlar oluyor; bir tarafta “ya abla ben yazamam, hiç denemedim ki” diyenler, bir tarafta da düşüncelerini daha kağıda aktarmadan hevesle bana anlatanlar…

Yazmaya çekinenlerden Abdulsamet’in yanına gidiyorum biraz konuşmaya başlıyoruz hayallerini soruyorum hadi anlat diyorum bana anlatıyor da anlatıyor, daha öncesinde yaptığı küçük araba maketini nasıl yaptığını, hangi malzemeleri kullandığını, gelecekte neler yapmak istediğini… Hadi diyorum şimdi bunları hikaye olarak yaz, başlıyor yazmaya. Başta yazmaya çekinen Abdulsamet yetmiyor bir de resimle süslüyor kağıdını, etkinliğin sonunda getirip bana veriyor, merakımı ona yansıtmadan usulca kağıdını alıp teşekkür ediyorum sonra da hevesle okumaya başlıyorum.

Hikayesinin adı “Küçük Bilimci Çocuk” yenilikler keşfetmeyi isteyen, bilime meraklı ancak maddi durumu olmayan Mustafa’nın hikayesini anlatmış bize Abdulsamet. Hikâyeyi okuyunca bu yollara neden düştüğümüzü bir kez daha iyice anlıyorum. Anadolumuzun her köşesinde nice Mustafalar, Abdulsametler, Çoban Hüseyinler var ve kendilerine: “Evet başarabilirsin, bak buradayız, sana inanıyoruz.” dememizi bekliyorlar. Daha çok “Küçük Bilimci Çocuklara” ulaşabilme dileğiyle…

Beşire AKPINAR
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi

Kategoriler
İzlenimler

Umut Işığı

Bunu okuduğunuzda belki mutsuz, belki umutsuz belki de ruhu yorgun olanlar vardır aranızda. Bu yazdıklarımı sizlere armağan ediyorum. Belki yüzünüz güler, belki umutlarınız yeniden çiçek açar…

Bizim ne yaptığımızın değil onların ne yapacaklarıydı asıl önemli olan…
Kim bilebilir ki hayalini bile kuramadığı bir yere geleceklerini. Çekingen ürkek bakışlarla gelip, gözyaşlarıyla gideceklerini nereden bilebilirlerdi ki?Başlangıcı farklı ama sonu hep aynı olan bir projeydi ve bitti.

Bir şey yapıyorum, yürüyorum yemek yiyorum, konuşuyorum. Yani her zaman yaptığım şeyleri yapıyorum ama nasıl anlatsam, bir boşluk duygusu içindeyim. Sanki içimde derin bir hiçlik var. Şuan size yaşadıklarımı daha güzel anlatabilmek için binlerce kitap okumak isterdim ama yine de hissettiklerimi anlatmaya yeter mi; zannetmiyorum. Sanki ömrüm boyunca bu hisleri kelimelere dökemeyecekmişim gibi, hep yarım yamalak eksik kalacakmış gibi.

Tanımlayamıyorum.
Birebir şahit olunması, yaşanması gereken duygular bunlar ve o duyguların içinde kaybolunması gereken güzellikler. Size bakarken gülümseyince kısılan o gözler, meraklı bakışlar, abla abi diye peşimizden koşturmacalar…
Kim bu tarifsiz duyguların içinde kaybolmaz ki?

‘’İnsan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor, ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor…’’

Ne mutlu ki o ışığı görmemizi sağlayan İLKYAR var. Kapkara bulutların arkasında parıldayan binlerce çocuğa ulaşmaya çalışan abi, ablalar var. Hepsine ulaşabilir miyiz bilmiyorum ama gidebildiğimiz her yerde bizden bu bayrağı alacak nice çocuk olduğunu biliyorum.

O çocuklardan biri olan Hilal gitmeden önce sarılarak şu sözlerdi fısıldadı Ferdi abisinin kulağına, sadece Hilal’in değil tüm çocukların ortak sözüydü bu aslında:

“Ferdi abeyy, benim iki abim vardı gelmeden önce şimdi üç abim oldu. Tıpkı senin bizden istediğin gibi söz veriyorum sürekli okuyacağıma, sonra da buraya gelip sizin gibi gönüllü olacağım. Bize bu mutluluğu yaşattığınız için size çok teşekkür ederim.

Bana dünyadaki en büyük mutluluğu sorsalardı bu duyguları yine anlatamazdım ama tam olarak da buydu aslında. Sizin yüzünüzdeki tebessüm, benim için eşi benzeri olmayan değeri ise paha biçilemez bir mutluluk. Aslında biliyor musunuz ben size teşekkür ederim. Sizinle geçirdiğim her güne binlerce kez teşekkür edebilirim. Bana bu duyguları yaşatabilen sadece sizlerdiniz. Umuyorum ki benim hissettiğim kadar bile olmasa sizin de o tebessümünüzden öte mutluluklar, umutlar bırakabilmişizdir size.

Umut edin abiciğim. Umut etmeyi ve hayal etmeyi hiç bırakmayın, bir de o tebessümünüzü. Hayatınız çok daha kolay ve güzel olacak. Bir tebessümünüzle bana hissettirdiğiniz duygular ilerde sizinle birlikte birçok insana hissettirilecek. Kalbiniz gülsün.
Tıpkı benimkini güldürdüğünüz gibi.
Kalbi güzel çocuklar.
Büyüyünce hiç değişmeyecek kalbi güzel insanlar olmanız dileğiyle.
Sizleri çok sevdim. Ve bu sevgi hep bende kalacak. Siz de sevmeyi unutmayın.
Benden başlayın hatta herkesi her şeyi sevmekle başlayın.
Unutmayın Dünyayı sevgi kurtaracak.

Hilal ve bütün çocuklara…

Ferdi KASIM
Mersin Üniversitesi